20 Kasım 2019 Çarşamba

Büyümek Dedikleri


Çocukluk ve yetişkinlik dönemini birbirinden ayıran en keskin duygu nedir diye soracak olsak kesinlikle güven derim.Sanırım o yıllara ait özlem duyduğum en yoğun duygu da güven duygusu.Bir şeyin önünü arkasını düşünmeden, olasılık hesapları yapmadan, sadece ve öylesine o anı yaşayabilen bir çocuk olmayı ne kadar da isterdim.Mutlu anlarımızdan bir tanesine geri dönebilmeyi ve içimi tamamen kaplayan huzurdan bir parça yüreğime çekebilmeyi de..Araba yolculuklarımızda babamın sol dizimi tutmasının bende yarattığı güven duygusunu tarif edemem mesela..Ya da ne bileyim işte..

Birçok şeyi sorguluyor insan yaş aldıkça.Geleceği merak ediyor.Ne yalan söyleyeyim , kaygılanıyor.Hayatın evrelerinin birbiri adına, olması gerektiği şekilde sıralandığı bir dönemden çıkıp ipleri kendi eline aldığında biraz da bocalıyor.
Sonra mesela bir şekilde hayatları birbirine değen insanları , yaşanmışlıkları,arkadaşlıkları,vefayı,dostluğu,sevgiyi düşünüyor.

Her günün koşturmacasından dem vurup zamana meydan okuyacak kadar kafa tutarken hayata , zamana yenik düştüğünü düşünüyor.
Hayatın bir döngüden ibaret olduğunu
Mevsimlerin birbiri ardına hızla dönüştüğünü
Sevincin,acının,neşenin , kederin birer misafir olduğunu
Gençliğinin hakkını verebilmiş olmayı dilediğini , hayat akışını ..

Bir bilinmezlik evresi yetişkinlik.Tanımsız zaman dilimi.Her birimiz hayatta üstlendiğimiz misyon ile bir şekilde akışa teslim oluyoruz.Yaş alıyoruz.Olgunlaşıyoruz.Bunlar ne değişik duygular..?Kestiremiyorum.Bu bilinmezlik evresine teslim oluyorum.Güven duygum azalıyor.Herkese, herşeye , her perspektife.Engel olamıyorum.