7 Aralık 2015 Pazartesi

Mutluluğun Resmi





Evet sevgili okurlarım, yeni yazımın konu başlığını tahmin edeceğiniz üzere fazla aramadım.Hayatın içinde çokça karşılaştığımız,cevabını aradığımız, bana kalırsa hiçbir zaman bulamayacağımız, fakat aramaya da devam edeceğimiz,içerisinde farklı anlamlar barındıran bir 'sıfat tamlaması'.Mutluluğun resmi.

Bu konuda belleğinizin bir araya getirmeye çalıştığı şablonlar var elbet.Mutluluğun resmini tasvir etmeye kalksanız, hiç kuşkusuz harika bir aile,saygın bir meslek,başarılarla dolu bir kariyer, ilk etapta akıllara gelenlerden yalnızca birkaçı olurdu.Örnekleri çoğaltabilmekle birlikte, belli bir seviyeye kadar bu konudaki görüşlerinize katılmamak elde değil.Fakat, yukarıda bahsi geçen, sahip olduğunuz özelliklerden bir tanesini yitirdiğiniz taktirde kendinizi eksik hissedecekseniz, bir yerlerde ciddi sıkıntılar var demektir.

Belki de mutluluğun tanımı sandığınız kadar kolay değildir.Hazır alıp kullanmak yerine türetilen,spesifik bir durum söz konusudur belki de..İşte bende bahsettiğim bu noktada bir yerlerdeyim.Mutluluğun öğrenilen değil, aranılan bir kavram olduğu üzerine düşünmeye henüz başladım.Bildiklerim bilmediklerimin yanında hatırı sayılır derecede az olsa da, mutluluğu aramaya kendi içimizden başlamamız gerektiğine karar verdim.Birden fazla parametre ile ilişkilendirilen, fakat zamanlama açısından aynı anda gerçekleşmesi zor veya zaman alacak ihtimaller üzeriden gitmek, kendi mutluluğumuzun önündeki en büyük engel.Zamanla farkına varıyorsunuz.Farkettiğiniz andan itibarense, gerçek mutluluk üzerine düşünmeye de başlıyorsunuz.

Peki ya gerçekte nedir mutluluk? Mutluluğu aramanın yolları nelerdir?Onu bulduğumuzdan nasıl emin oluruz?

Yazımın başında da belirttiğim gibi ben onu bulmaya çok yaklaşacağımızı fakat hiç bir zaman tam anlamıyla bulamayacağımızı düşünüyorum.Bu şekilde düşünüyor olmamın sebebi,asla bir karamsarlık değildir.Açıklamama müsaade edin.Tanımı kesin bir biçimde yapılamayan,herkesin kendi algı sınırları çerçevesinde tasavvur ettiği bu imgenin, yani aranılanın ne olduğunu bilmediğimiz için bulmak noktasında da çok yaklaşmaktan öte gidemeyeceğimiz açık.Fakat onu doğru yerde aramak, yaklaşmanızı sağlayabilir.

Onu kendi içimizde aramak, aradıkça bulmak, buldukça aramak belki de farklı bir hayatın kapılarını açabilir.

4 Aralık 2015 Cuma

Yazamadıklarım


"...
ah kavaklar ah kavaklar
bedenim üşür yüreğim sızlar

beni hoyrat bir makasla
ah eski bir fotoğraftan oydular
orda kaldı yanağımın yarısı
kendini boşlukla tamamlar

ah omuzumda bir kesik el ki
hala, hala durmadan kanar

ah kavaklar ah kavaklar
acı düştü peşime

ah kavaklar ah kavaklar
ardımdan ıslık çalar
..."

Hayata dair ne varsa yaşanılan, gözlerinizin önüne gelsin bu gece..Dışarıda hafif esen rüzgarın tiz sesi yüreğinizi titretsin.Uçuşan her bir yaprak tanesi geçmişten bir anıya götürsün.Biraz hüzün, biraz burukluk elbet..Fakat hayatın kendisi de bu değil mi zaten?

Bu gece yazmadığım ne varsa, bu şiirde gizli,hissettiklerimse bu parçada..